Adını bilmediğim, doğanın bize bir kase içinde sunduğu bu muhteşem meyvenin adı altın çilekmiş ve çok faydalıymış, Türkiye'de yetişmiyormuş, hah! Bizim bahçede yaw :) ...
Cake kulağıma fısıldarken Duman kulağımın dibinde bas bas bağırıyordu bu sabah… Cuma’dan mı, haftaya tatil olduğundan mı yoksa kötü geçen haftanın son bulduğundan mı bilmem, pek bir pozitif ve enerjiğim bu sabah. Never There en sevdiğim şarkılardan biri ve ben “Acaba en sevdiğim şarkı olabilir mi?” nin muhasebesini yaptım gereksiz yere… diğer en sevdiğim şarkıları düşündüm, en.. en.. daha en.. Vazgeçtim… Benim en sevdiğim...
Az önce inbox'ıma bir mail düştü... "Aklıma yamaç paraşütü fotoğrafların geldi :) .... bana değil tabi ama sana ne büyük zevktir... ayarla git gene, şimdi senin yerine heyecanlanıyorum burda :)" Devam etti... "Ya içimde oralara gitmek var şimdi, Ölüdeniz falan. Yamaç paraşütlerini izlemek istiyorum, denize girmek istiyorum, bu konuları konuşacak en deli seni buldum ondan sana yazıyorum :D heyecanlandım düşününce valla, fotoğrafların gözümün...
Kıbrıs'ın Ada Kahvesi, renkli ışıkları ve Aslı... sadece küçük bir parça... ...
Kıbrıs'tan, Ayvalık'tan, Büyükada'dan, İstanbul'dan, Alaçatı'dan...geçtim, geldim, yedim, içtim. -da eğlendim, -nın fotoğraflarını çektim, - gezdim... Beslendim, gezdim, gördüm, eğlendim, güzelleştim, güzelleştirdim, daha da renklendim... ...
Şimdi bu kadar zaman ben boş mu durdum? Durmadım elbet. Zaman bana yetişmeye çalıştı sanki, o kadar hızlı geçtim ki ben... Bu arada bolca seyahat, bolca tatil, bolca fotoğraf, bolca keyif...Yazacağım elbet, bu hafta içinde hepsini yazacağım, çok yazacağım hem de, çokça da fotoğraf koyacağım, blog kaldırır mı bilmem...Ama kıyamam ki hiçbirine, hangi birini koymayayım ki hepsi çok güzel :) ...