Cake kulağıma fısıldarken Duman kulağımın dibinde bas bas bağırıyordu bu sabah…
Cuma’dan mı, haftaya tatil olduÄŸundan mı yoksa kötü geçen haftanın son bulduÄŸundan mı bilmem, pek bir pozitif ve enerjiÄŸim bu sabah.
Never There en sevdiÄŸim ÅŸarkılardan biri ve ben “Acaba en sevdiÄŸim ÅŸarkı olabilir mi?” nin muhasebesini yaptım gereksiz yere…
diğer en sevdiğim şarkıları düşündüm, en.. en.. daha en..
Vazgeçtim…
Benim en sevdiğim şarkım çoktu :)
Serviste karşı sırada benim hizamda oturan saçlarını civciv sarısına boyatmış kız sürekli hareket halinde, dikkatimi çekiyor. Bakıyorum, sabah sabah bordo ojelerini sürmüş e malum onu da saÄŸa sola bulaÅŸtırmış, temizlemekle uÄŸraşıyor. Daha da kötüsü elbisesine bulaÅŸtırmış, bir yandan diÄŸer tırnaklarını bozmamakla uÄŸraşırken diÄŸer yandan elbisesini temizlemeye çalışıyor, her defasında biraz daha berbat ediyor…
Çantasından dudak parlatıcısını çıkarıp sürüyor, şöyle bir ayağını uzatıp ayakkabılarına bakıyor. Bu arada etrafına bakınıp kendisini gören birileri var mı diye bakmayı da ihmal etmiyor. Arada kaçamak bakışlar atıp etrafa anlamsızca gülümsüyor, ÅŸirinlik yapıyor hani…
Bense gülümsüyorum kendi kendime, boÅŸveriyorum, iniyor…
Kulağıma fısıldıyor Elvis…
be mine tonight, tomorrow will be too late…
Servis ÅŸoförümüz otoban çıkışını kaçırmak üzereyken içimden ona “Ramazan uyuma servise sahip çık” dedim, nedense? :)
Zaten dün neredeyse kaçırıyordum servisi, kızgınım ona…
bu muhteşem meyve de bahçemizden, henüz adını bilmiyorum ama :)
3 gündür çektiÄŸim mide aÄŸrım dün sona erdi, neden aÄŸrıdı nasıl geçti anlamadım…
Stresli ve yorucu bir haftaydı belki ondan, belki bileğim nedeniyle içtiğim ilaçlar dokundu bilmiyorum ama feci bir ağrıydı.
Bir ara “hıh” dedim “ülser oldum sonunda!” “hasta ettiniz lan beniiii!!!!” diye bağırasım geldi :)
Özellikle 22:15’de çıkıp eve 23’de vardığım gece hem mide aÄŸrısı hem mesai kabusunu unutamayacağım.
Bir de ertesi günün sabahı deÄŸerlendirilen rapora yapılan yorum “aslında bu ÅŸekilde bize çok ÅŸey vermeyecek” yorumu on numaraydı!
E.. rakamları oraya yerleştirmeden önce de görebilirdik bunu öyle değil mi?
Neyse…
izne çıktığım bugün bile mesaiye kaldım 20:00'ye kadar...
neyse ki her şey yoluna girdi, mümkünse telefonumu suya düşüreceğim ama, "aradığınız kişi şu an ulaşılmak istemiyor!"
Öyle bir doluyum, nasıl yazasım var bu günlerde, üretkenliÄŸim had safhada, kafamda ne postlar yazıyorum, ne postlar…
ama ÅŸimdi biraz ara...
Önümüzdeki hafta tatilin “en bi” keyiflisini yapacağım çünkü...
Cuma’dan mı, haftaya tatil olduÄŸundan mı yoksa kötü geçen haftanın son bulduÄŸundan mı bilmem, pek bir pozitif ve enerjiÄŸim bu sabah.
Never There en sevdiÄŸim ÅŸarkılardan biri ve ben “Acaba en sevdiÄŸim ÅŸarkı olabilir mi?” nin muhasebesini yaptım gereksiz yere…
diğer en sevdiğim şarkıları düşündüm, en.. en.. daha en..
Vazgeçtim…
Benim en sevdiğim şarkım çoktu :)
Serviste karşı sırada benim hizamda oturan saçlarını civciv sarısına boyatmış kız sürekli hareket halinde, dikkatimi çekiyor. Bakıyorum, sabah sabah bordo ojelerini sürmüş e malum onu da saÄŸa sola bulaÅŸtırmış, temizlemekle uÄŸraşıyor. Daha da kötüsü elbisesine bulaÅŸtırmış, bir yandan diÄŸer tırnaklarını bozmamakla uÄŸraşırken diÄŸer yandan elbisesini temizlemeye çalışıyor, her defasında biraz daha berbat ediyor…
Çantasından dudak parlatıcısını çıkarıp sürüyor, şöyle bir ayağını uzatıp ayakkabılarına bakıyor. Bu arada etrafına bakınıp kendisini gören birileri var mı diye bakmayı da ihmal etmiyor. Arada kaçamak bakışlar atıp etrafa anlamsızca gülümsüyor, ÅŸirinlik yapıyor hani…
Bense gülümsüyorum kendi kendime, boÅŸveriyorum, iniyor…
Kulağıma fısıldıyor Elvis…
be mine tonight, tomorrow will be too late…
Servis ÅŸoförümüz otoban çıkışını kaçırmak üzereyken içimden ona “Ramazan uyuma servise sahip çık” dedim, nedense? :)
Zaten dün neredeyse kaçırıyordum servisi, kızgınım ona…
bu muhteşem meyve de bahçemizden, henüz adını bilmiyorum ama :)
3 gündür çektiÄŸim mide aÄŸrım dün sona erdi, neden aÄŸrıdı nasıl geçti anlamadım…
Stresli ve yorucu bir haftaydı belki ondan, belki bileğim nedeniyle içtiğim ilaçlar dokundu bilmiyorum ama feci bir ağrıydı.
Bir ara “hıh” dedim “ülser oldum sonunda!” “hasta ettiniz lan beniiii!!!!” diye bağırasım geldi :)
Özellikle 22:15’de çıkıp eve 23’de vardığım gece hem mide aÄŸrısı hem mesai kabusunu unutamayacağım.
Bir de ertesi günün sabahı deÄŸerlendirilen rapora yapılan yorum “aslında bu ÅŸekilde bize çok ÅŸey vermeyecek” yorumu on numaraydı!
E.. rakamları oraya yerleştirmeden önce de görebilirdik bunu öyle değil mi?
Neyse…
izne çıktığım bugün bile mesaiye kaldım 20:00'ye kadar...
neyse ki her şey yoluna girdi, mümkünse telefonumu suya düşüreceğim ama, "aradığınız kişi şu an ulaşılmak istemiyor!"
Öyle bir doluyum, nasıl yazasım var bu günlerde, üretkenliÄŸim had safhada, kafamda ne postlar yazıyorum, ne postlar…
ama ÅŸimdi biraz ara...
Önümüzdeki hafta tatilin “en bi” keyiflisini yapacağım çünkü...
Az önce inbox'ıma bir mail düştü...
"Aklıma yamaç paraşütü fotoğrafların geldi :) .... bana değil tabi ama sana ne büyük zevktir... ayarla git gene, şimdi senin yerine heyecanlanıyorum burda :)"
Devam etti...
"Ya içimde oralara gitmek var şimdi, Ölüdeniz falan. Yamaç paraşütlerini izlemek istiyorum, denize girmek istiyorum, bu konuları konuşacak en deli seni buldum ondan sana yazıyorum :D heyecanlandım düşününce valla, fotoğrafların gözümün önünde"
"Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek" oldu, akıl gitti bir yamaç paraşütünün tepesine kondu...
Gel de çalış şimdi...
"Aklıma yamaç paraşütü fotoğrafların geldi :) .... bana değil tabi ama sana ne büyük zevktir... ayarla git gene, şimdi senin yerine heyecanlanıyorum burda :)"
Devam etti...
"Ya içimde oralara gitmek var şimdi, Ölüdeniz falan. Yamaç paraşütlerini izlemek istiyorum, denize girmek istiyorum, bu konuları konuşacak en deli seni buldum ondan sana yazıyorum :D heyecanlandım düşününce valla, fotoğrafların gözümün önünde"
"Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek" oldu, akıl gitti bir yamaç paraşütünün tepesine kondu...
Gel de çalış şimdi...
Kıbrıs'tan, Ayvalık'tan, Büyükada'dan, İstanbul'dan, Alaçatı'dan...geçtim, geldim, yedim, içtim.
-da eğlendim, -nın fotoğraflarını çektim, - gezdim...
Beslendim, gezdim, gördüm, eğlendim, güzelleştim, güzelleştirdim, daha da renklendim...
-da eğlendim, -nın fotoğraflarını çektim, - gezdim...
Beslendim, gezdim, gördüm, eğlendim, güzelleştim, güzelleştirdim, daha da renklendim...
Şimdi bu kadar zaman ben boş mu durdum? Durmadım elbet. Zaman bana yetişmeye çalıştı sanki, o kadar hızlı geçtim ki ben... Bu arada bolca seyahat, bolca tatil, bolca fotoğraf, bolca keyif...Yazacağım elbet, bu hafta içinde hepsini yazacağım, çok yazacağım hem de, çokça da fotoğraf koyacağım, blog kaldırır mı bilmem...Ama kıyamam ki hiçbirine, hangi birini koymayayım ki hepsi çok güzel :)