bir çırpıda karar değiştirmeden önce... Akyaka... günün devamı Selimiye... bir sonraki postta olacak... 10 Eylül Cuma ...
varlığını gizlemek için Çirkince denen şirin köy... bir adımlık uzakta... sohbetlerin, kahkahaların hiç bitmediği dostluklarla... anlatılacak çok şeyin olduğu zamanlarda... her yer şarap... taş duvarlar bile... çalışan, üreten kadınımın hiç boş durmadığı... yürünecek yolların hiç bitmediği... rengarenk... aynı yerde fotoğraf çekmekten hiç bıkılmadığı... dostlarla hatıraların bırakıldığı... her defasında yeni dileklerin dilendiği... eve güzel detayların götürüldüğü... köylü kadınımın ısrarcı satışlarının hiç bitmediği... renkleriyle şaşırtan......
Antalya'ya gitmişim... zaman ne çabuk geçmiş... rüya gibi... Temmuz'un son haftası... şanslıyım ya ;) hava hiç Antalya gibi değilmiş, hatta neredeyse İzmir'den serinmiş...şaşırılmış, sevinilmiş... güneşliymiş ama püfür püfürmüş... "gel keyfim gel"miş... tam tatilmiş... kahve keyfiymiş... gecenin tadı da bir başkaymış... ay ışığıymış...yakamozmuş.. ışıl ışılmış... ama şans da bir yere kadar...dönüş günü Antalya Antalyalığını yapmış, o gün sıcak mı sıcakmış... ...
Rutin Starbucks ziyaretlerimizden birini gerçekleştirdik bugün. Bir haller olmuştu bugün Forum Bornova şubesine... Önce benim Mistik'imi öyle çok ısıtmışlardı ki ekmek sertleşmiş hatta biraz uçları ve peynirleri yanmıştı...Neyse yenisini istedim. Havuçlu kek kurumuştu, sabahtan kesip açıkta bıraksalar ancak bu kadar olur... Karamel Frappuccino'larımızı söyledik orta boy, onlar da küçük boy geldi :) Bu kadar tersliğin üzerine psikolojik olduğunu düşündük ki artık "yok yok tadı...
bir kadeh şarap... yanında deniz kokusu... gökyüzünde martılar. ... ... Orhan Veli'den "Denizi Özleyenler İçin" Doğan Canku'dan "Takalar" ... ...