Üzerinden çok zaman geçse ve benim bir şekilde tembelliğime gelse de sonunda yayınladım işte... Ne sürprizdi ama, ne keyifli gündü. Naciye çok şaşırdı, çok mutlu oldu, dolayısıyla biz de... Çok eğlendik hepimiz. Bu arada Toprak da geldi tabi, hoş geldi...Mutlu bir hayatın olsun Toprak. ...
bir süredir yokum evet, tazeleniyordum, yenileniyordum, biriktiriyordum...çoğaldım...geliyorum...yepyeni, rengarenk, pek yakında... ...
Nefis kahve, keyifli mekanlar, hoş sohbetler, güzel lezzetler, güzel insanlar ve haliyle güzel kareler... ...
Alper "psikolojik çöküntü içinde görüyorum seni" dedi, "ruhani lider olmuşsun". Didem kitabi kokladı, "ohh.." dedi, "seviyorum kitap koklayan insanları" dedim ben. Gözde "senin burası çok renkli karıştıracak çok şey var" dedi. Alper'le Gözde atışıp duruyor, Alper'in saçları uzamış, Gözde kessin istiyor...Didem blogda yazdıklarımı okudu şimdi, baktı bana muzip muzip güldü, ben de ona güldüm. Alper'le Gözde "ne oluyor?" dediler. "Yok bir şey, bir şey...
Islak başlayan bir gün ıslak bitti. Sabah anneme giderken botlarım bileklerime kadar suya girdi, shit! Islanmaktan neffret ediyorum. Bütün gün evet tam anlamıyla bütün bir gün, 5 dk bile durmadan yağdı, tanrım bunun ayarı yok mudur? Ya kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalırız, ya da seller altında... Islak ve komik bir gündü. Gün ortasında, Agora'dayız. Romantik Komedi'yi merak ediyordum, Pazar akşamı olmasına güvenerek 'bilet...
Sabah duş alıp sağlam bir kahvaltı yaptıktan sonra bloggerlara bir göz attım ve attım kendimi dışarı. Hava güzeldi, Agora'ya gittim yürüyerek. Önünde çılgınca bir kalabalık vardı. Bir anormallik olduğunu anlamıştım, tamam her zaman kalabalık ama bu defa bir tuhaflık vardı. Kapıya yaklaştıkça, uzayıp giden, başını ve sonunu göremediğim bir kuyruk olduğunu farkettim, görebildiğim 'Ben10' yazılı bir şeyler vardı o kadar. Kalabalık içeride de aynı şekildeydi,...
Hayatımda olduğun, ilk kelimemde ses tonumdan ne hissettiğimi anladığın, bir sözünle gülümsettiğin ve iyileştirdiğin için teşekkürler, gerçek dostsun... Ve böyle az sayıda dostum var, onlara da ithaf ediyorum... ...
Uçmak için mutlaka kanatlarım olmalı değil mi? Hafiflemek ve yerden yükselmek için. Kanatlarımı çırpıp çırpıp sonra salarak iki yana, gökte süzülmenin tadını çıkarmalıyım. Bazen bilmediğin bir çatıda, bazen bir kilise tepesinde soluklanmalı, kanatların dalgaları sıyırmalı. Havalanmalı bir iskeleden, uçmalı yeni açmış maviliklere... Bazen tüy olmalı, bazen küllerinden doğmalı, bazen hiç olmalı, hiçlik, boşluk, sessizlik, sonsuzluk, özgürlük... Bazen bulut olmalı, bazen yağmalı, esmeli, gürlemeli, güneş açmalı...
Dünyada 100 milyonun üzerinde blog olduğu söyleniyor. Türkiye’de ise kesin bir rakam yok. Ancak blogcuların kim olduğu biliniyor. Yüzde kaçı kadın, kaçı erkek? Kaçı çalışıyor kaçı işsiz.. İşte size Türk blogcu profili... • Blog kullanıcılarının yüzde 68'i erkek, yüzde 31'i kadın. • 20-30 yaş arasında blogcuların oranı yüzde 70! 15 ve altı kullanıcılar yüzde 2, 43 yaşındaki kullanıcılar yüzde 1'lik paya sahip. •...
70'li yılların retro şıklığı geri dönüyor mu, mutfaklarda retro modası var mı bilmem ama Retro'dan bana kalan sevdiğim bu kareler sadece. Eskinin yaşanmışlığını, yaşanmışlık benim değilse, dokunmadıysa bir yerinde hayatıma, sevmiyorum galiba. Eskimişliğin, beklemişliğin kokusunu sevmiyorum. ...