hem ne kadar farklı hem de ne kadar aynı olduğunu görmek için insanların... hayatın başka renklerini ve tatlarını keşfetmek için... ruhumu, gözlerimi ve beynimi beslemek için gidecek ve objektifimden başka bir ülkeye bakacağım. yeni bakışları, keşifleri, tecrübeleri biriktireceğim, dönünce çıkartıp bakıp tekrar yerine koyacağım. anılarımı bavulumda biriktirecek, alabildiğim her şeyi alıp geleceğim... aradığınız kişiye kısa bir süre ulaşılamayacak... herkese mutlu yıllar! ...
Evet hayat bazen zorluyor, çileden çıkıyorum, içim daralıyor, fenalık basıyor. Ama sonra yeniden nefes alabiliyorsan bu önemli hayatta. Sana nefes aldıracak şeyi bilmek. Tüm aksiliklere rağmen bunlarla başa çıkabilmek. ...
2 gündür evlere şenliğiz...Zeynep kuziyle 2 gündür çok eğlendik. Dün gecenin bir yarısı gülme krizlerine girdik. Arka arkaya filmler, bütün gün yemek içmek o biçim. Her gün tiramisu yaptık :) Bugün Zeynep, Gürkan, Eylül ve Ayşegül de geldi. Sonra Barış, sonra annem, Kerem ve Bahriye. Hiç boş kalmadık. Yoğun ötesi geçecek bir haftaya iyi bir başlangıç yapacağım için keyifliyim...Ve hafta sonu için çok...
Düşüncelerime söz geçiremiyorum.Düşüncelerime hakim olamadığımdan hareketlerimi de kontrol edemiyorum.Trafik ışığı ve arabaların farkına varmadan yola atlamam bundan...Benden önce yola atlayana (ki o refleksle kendimi yola attığımı düşünüyorum) çalınan korna ile kendime geldim. Neyse ki küçük bir adım atmışım da arabanın oldukça yakınımdan geçmesiyle kurtardım paçayı!Yanıma aldığım mandalinalardan bir tanesine bile dokunamadığım, koskoca günde teyzemi arayacak 2 dakika bile bulamadığım koşturmacalı bir gün.Yetişecek işler,...
Haftalardır işlerimi yetiştirmek için çırpınıyorken son bir hafta kala yoğunluğum iyice arttı. Yoksa içim rahat etmeyecek biliyorum, mutlaka işlerimi bitirip gitmeliyim, büyük takıntım! Bu nedenle deli gibi yoğun olsa da rengarenk olsun Cuma! ...
...
Benim arşivci bir tarafım var, çok da sevdiğim yanım. Sandığa el attım bu akşam biraz. İzmirliler için en iyi 10 hafta sonu adresine rastladım, Hürriyet'in en iyi 10 serisinden; gitmediğim görmediğim yer neredeyse yok. Zamanla oynayan filmler cezbediyor konulu gazete haberi; hepsini izlediğim, arşivimde de bulunan Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan), Koş Lola Koş, Kelebek Etkisi, Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi...
Küçük bir çocukken oturduğumuz semtte zenci bir adam yaşardı. Arap demişti koşullanmış zihinler, biz de çocuk aklımızla öyle bildik, adını da hiçbir zaman öğrenmedik. Bir gün öldüğünü duyduk :( Yorumlar hazır: "Zaten birkaç gündür baykuş dolaşıyordu evinin oralarda" İlk o zaman öğrendim baykuşların uğursuzluk getirdiğini! Ama ben her gördüğümde çok sevimli bulurdum, meraklı, yaramaz ve masum aynı zamanda. Hiç anlam veremedim uğursuzluk getiriyor...
bazen en sevdiğin, özenle ve profesyonelce hazırlanmış yemeklerin bir arada sunulması... -hem de anne elinden- bazen en sevdiğin pizzayı eve söylemek... bazen sevdiğin restorandaki menüdür. bazen de 1-2 wasa dilimini keyifle götürmektir. Nihayetinde karın doyurmak değil mi amaç? ...
Yeni bir rotamız daha var. Yeni yolculuklarımız olacak. Bizi bütün misafirperverliğiyle karşılayacak, birkaç parçasını yanımıza alıp götüreceğimiz görülesi, yaşanılası yeni yerlerimiz. Şimdiden heyecanlıyım. Daha Nisan'a çok var, belki Mayıs'a. Yine fotoğraf çekmekten sol göz biraz buğulu görecek, yine kollar ağrıyacak. Ama olsun gözler bayram edecek, yürekler bayram... Sohbetler şenlikli, gülümsemeler limitsiz...Ciğerlerde oksijen patlaması. Hadi hayırlısı! ...
Ne doğru yazmış Salim bey. Bir seçimle başlıyor aslında her şey. Sonra yine seçimlerinle adımlarını atıp yolunu sen belirliyorsun. Benim yollarım hep açıktı. Elbette çok çabaladım, elbette çalıştım, belli savaşlar verdim. Şimdi şu aralar da yollarım yine açık, her anlamda. Çok iyi hatırlıyorum bu kitabı ilk aldığım zamanı. Eskişehir'de öğrenciydim, hazırlık sınıfında okuyordum henüz. En çok kitabın adı etkilemişti beni, adı üstünde...
Sevdiğim insanlardan ve anılarımdan biriktirdiğim muhteşem bir hazinem var benim. Bavulum dolu yani... Kendi içime yolculuk ettiğimde hepsiyle tek tek selamlaşıyorum. Enerjim, huzurum, mutluluğum onlardan... Hepsini çok seviyorum ve kadehimi onlara kaldırıyorum...İyi ki varsınız! ...
Nedenini bilmiyorum çok da ilgilenmiyorum...Pazartesi sendromum yok bu gece, ondan bahsediyorum. Restart oldum, refresh oldum...Hazırım... ...
hiç büyümeyenlere, büyümemek için diretenlere! inananlara, umudun gücünü bilenlere, inatçılara... masal kahramanlarının bir gün kapısını çalacaklarını düşünenlere... işaretleri takip edenlere... mutlu sonlara çocuk gibi sevinenlere... ...
Yok yok hiç yaramıyor bana evde durmak. Salon ile mutfak bir olunca salondan çok mutfakta yaşıyorum. Mutfak bana göz kırpıyor ben ona hiç dayanamıyorum. Yok kek yapayım, yok kurabiye yapayım. Şimdiden yarına Tiramisu yapmayı planlıyorum. Evdeki yüzlerce tarifin her birini denemek zorundayım sanki... ... ... Evet evet denemeliyim... :) ...
Gün, evdeki muhteşem kek kokusu ile başladı. Gözümü açıp mutfağa daldım, hemen yeni bir tarif peşine...Malzemeler birer birer tezgahın üzerinde yerini aldı. Yeni mikserin marifetlerini görelim bakalım. Kek pişti, hazırlıklar tamamlandı, Gülbahçe'ye doğru yolculuk başladı, 35 numaralı 2. evimize... Çay demlenmiş, köy yumurtaları hazır. Bahçemizin zeytini, kendi zeytinyağımız, domates sofradaki yerini almış. Yeni alınmış sıcak kara fırın ekmeği kesilemeyecek kadar sıcak. Bir de...
Bu hala devam etmekte olan uzuuun tatilin faydalarını say say bitmez. Ailemle uzun uzun keyifli zamanlar geçirmek, anneyle bol bol gezmek ve alışveriş yapmak, kardeşi motor tepesinde sağa sola sürüklemek, 6 aydır spor salonunda bıraktığım spor ayakkabılarımı almak, banyodaki radyonun pillerini değiştirmek, yeni aldığım mikseri kutusundan çıkarıp yerine koymak, boşalan meyve standını meyveyle doldurmak, sevdiğim fotoğrafı çerçeveye koymak, 'fotoğraflarımı ver' diye ağlayan eş...
Yeni bakışlar aradığımdan mı, kendimi dünyanın kötülüklerinden, savaşlarından korumak istediğimden mi bilmem daha çok seviyorum bu aralar okumayı...Kitaba sarıldığımda o dünyaya öyle bir giriyorum ki kafamı kaldırdığımda afallıyorum...Bu fotoğraf bu amaçla çekilmemişti aslında, onların dış renkleri cezbediyor beni, her gün masamda defalarca gördüğüm renklerim onlar... Her zaman renkleri sevdim ben ama bu aralar daha mı çok düşkünüm? Belki de, her ne kadar buralara bir türlü gelmeyi...
Losta'nın tatlı sahibesinden önce özür diliyorum postu geç yayınladığım için...Oldukça heyecanlıydım aslında ama bir şekilde ertelendi. Şimdi Losta'dan güzel ve renkli kareleri paylaşıyorum sizinle... ...